Levrek balığı koyu dikey şeritler ile işaretlenmiş, yeşilimsi bir gövdeye sahip, kuyruk ve anal yüzgeçleri portakal renginde, solungaç kapakları keskin bir yapıdadır. Sırtında dik, sivri dikenler bulunmaktadır ve bu dikenleri savunma amaçlı kullanır. Levrek balığı avlarken bu dikenlere dikkat etmezseniz canınızı yakabilir.
Avrupa’da ve ülkemizde Levrek balığı avcılığı oldukça yaygındır. Yaz aylarında yoğun şekilde avlanabilmekte olan levrek balığı, kış aylarında verimini azaltmaktadır. Genelde kayalık yerlerde bulunmaktan hoşlanan Levrek balığı, kışın derin sularda vertical jig yöntemi kullanılarak avlanabilmektedir.
Bulunduğu ortamda baskı oluşturarak dikkatleri üzerine çeker ve aşırı etçil bir türdür. Beslenme kaynakları arasında kendinden küçük bütün balıklar vardır, hatta kendi yavrularını bile hiç çekinmeden mideye indiren yamyam balıklardır. Hareket eden her şey ilgilerini çeker ve 50cm’e kadar büyüyebilirler.
Takım çantamızda tatlı su levreğine uygun malzemeler arasında; çeşitli silikonlar, döner kaşıklar ve maketler bulundurabiliriz. At çek avında kullanabileceğimiz makine ve spin kamışlar güzel bir av yapmamızda bize yardımcı olacaktır.
http://avfoni.com/urun/mitchell-fluid-spinning-serisi-olta-kamisi
http://avfoni.com/urun/shimano-elf-c3000-olta-makinesi
Gece ve gündüz avlanabilen Levrek balığı, gündüz yoğun olarak ufak döner kaşıklar, maketler ve çeşitli silikonlar ile avlanabilir. Gece avında ise fosforlu sahtelerin de iş yaptığı sıklıkla görülmektedir. Bunların dışında dip oltası ve şamandıralı takımda solucanı asla geri çevirmez.
http://avfoni.com/urun/spro-tuigen-carp-lake-4-samandira
Sirkülerde belirtilen tarihlere göre, Tatlı Su Levreğinin tüm bölgelerde 15 Mart-30 Nisan arası avlanması yasaktır. En az 18cm boy limiti olan Levrek balığı, adet limiti verilmiş türlerin aksine kg cinsinden limitlendirilmiş türler arasına girmektedir.
Uzun zamandır peşinde olduğum, ancak farklı sorunlardan dolayı gerçekleşmesi mümkün olmayan, perch (amerikan levregi) avı sanırım sonunda gerçekleşecekti.
Bu aralar genelde turna balığı peşindeyiz, uzun süre önce kısa bir perch avı gerçekleştirmiştim, ancak umduğumu bulamadığım bu av beni içten içe hırslandırmıştı. Düzenli olarak balığa gittiğim gruptan arkadaşlarım bu balıktan pek hoşnut değillerdi, hatta
bu balığa düşman gözü ile bakıyorlardı. Önümüzdeki turna avı planının avlağını değiştirmek istiyordum, arkadaşlarımın da kırılmaması için hem turna hem perch avlayabileceğimiz bir avlağa gitmeyi düşündüğümü onlara ilettim, sağolsunlar onlar da beni kırmadılar ve avlağımıza karar verdik. Kararın ardından turna takımlarımın arasına perch balığının aklını başından alabilecek sahteleri ekliyorum.
http://avfoni.com/urun/savagear-larvea-suni-yem
http://avfoni.com/urun.jsp?urunId=19899
http://avfoni.com/urun/spro-power-catcher-bign-crankbait-suni-yem
http://avfoni.com/urun/rapala-ultra-right-crank-3cm
Bir cumartesi sabahının ilk ışıklarında Ankara’da bulunan Eğrekkaya barajına doğru yola çıkıyoruz, yaklaşık 2 saatlik yolculuğun ardından avlağa geliyoruz.
Bu avlağın yabancısıyız nereden, nasıl ava başlayacağız derken, vakitte bir hayli ilerlemişti. Bir kaç balıkçı çoktan botlarıyla açılmış, sahtelerini suyla buluşturmaya başlamışlardı. Biz de
botumuzu şişirip bir an önce ava başlamak için hızla hareket ediyoruz. Kısa bir sürenin ardından oltalarımızı suyla buluşturuyoruz. Ağır bir tempoda ilerlerken diğer avlanmaya
gelen bir botçunun yanından geçerken 2 dakika muhabbet ediyoruz ve bırakın balık tutmayı vuruş dahi alamadıklarını söylüyorlar. Bu avlağın sürekli müdavimi olan bu arkadaşlar; sabah balık vurmadıysa bugünün böyle geçecegini belirtiyorlar. Arkadaşım Oğuzhan, daha önce bir kez bu avlağa gelmiş ve iri turnalar almış. İlerde güzel bir koy olduğunu söylüyor ve oraya doğru yola devam ederken sırtı yapmaya karar veriyoruz. Koya varıncaya kadar 15,20 dakika geçiyor ve koya iyice yaklaşıyoruz. Sırtıdan da bir sonuç çıkmamıştı vakitte öğleni bulmuştu. Koya atış yapmaya başlıyoruz, Oğuz ağabey ve Oğuzhan daha ilk atışlarında vuruşlar aldıklarını söylüyorlar. Biraz umutlanarak daha heyecanlı atışlar yapmaya başlıyorum, derken Oğuzhan dostumuzun kalamasından çıkan ses yerini bir anda büyük bir sessizliğe bırakıyor, kalama sesinin sahteye atlayan bir kaplumbağa olduğunu görünce basıyoruz kahkahayı. Ardından atışlara devam ederken sonunda şeytanın bacağını kırıyorum ve minik bir levreği botumuza bir süreliğine misafir olarak alıyorum. Bir kaç fotoğrafın ardından güle güle diyerek uğurluyoruz bu minik dostumuzu.
Diğer dostlarım turnadan ümidi kesmişlerdi ve onlar da perch’e daha uygun sahteler takarak ava devam etmeye başladılar. Bir yandan da Oğuz abi kıyıya çıkıp, açlığımızı giderip, Çanıllı barajına gitmek için aklımızı çelmeye çalışıyordu.
Kararımızı verip dönüş yoluna geçtik. Çanıllı’ya gitmek için, dönüş yolunda Oğuzhan’ın oltasına boyu fena olmayan bir levrek atladı. Bu dostumuzu da sade bir tören ile ait olduğu yere uğurladık. Arabaya yaklaşmamıza dakikalar kalmıştı ki, Oğuzhan çığlığı bastı ‘’aldım aldım’’ diye bağırırken, oltasından çıkan kalama sesi onun sesini bastırıyordu. Hemen kepçeyi kaptım ve pozisyonumu aldım. Oğuz abi de motoru durdurarak Oğuzhan’ın heyecanını bastırmaya çalışıyordu. Balığın kafa darbelerini biz dahi hissedebiliyorduk, doğal olarak balık su üstüne çıkmamak için var gücüyle direniyordu. Oğuzhan’ın titremesi hala gözümün önünde… Balığı kısa süren bir uğraşın ardından kepçeye sokamadan kaçırdık, bence kaçmasının en büyük nedeni Oğuzhan’ın çelik tel kullanmamasıdır. Bu ona iyi bir ders bize de güzel bir anı oldu. O anı yaşamak benim için harikaydı, balıkla göz göze geldiğim o an balığın kaçacağını tahmin etmiştim.Kesinlikle bu balık Oğuzhan’ın hayatının balığı olacaktı, her şey nasip.
Hiç kimseden çıt çıkmıyordu, hızlı bir şekilde karaya çıkarak alelacele toplandık. Dik ve
bozuk zeminli bir yolun sonunda asfalta çıkıyoruz, hepimiz aynı anda derin bir nefes çekerek göz göze geliyoruz ve basıyoruz kahkahayı, ‘’ olsun be nasip değilmiş ‘’diyoruz.
Kısa süren bir yolculuğun ardından Çanıllıdayız, görüldüğü kadarıyla balık avlamak pek mümkün olmayacak diyorum ve aynen de öyle oluyor. Çok kalabalık kıyıdan olta sallayacak yeri bırakın, botla açılsanız bile yer bulamayacağımız bir durum var ortada. Ne kadar yasa dışı yöntem varsa maalesef kullanıyor değerli insanlarımız. Uyarmaya kalksan üzerine çullanacakları her hallerinden belli. Günümüz de çok güzel geçmemişti zaten. Bir kaç kişiyi yanlış ve yasak yöntemlerle avlandıkları konusunda kendimi tutamayıp uyardım ama
duyulan cümle genelde hep aynı; ‘’ herkes yapıyor, herkes tutuyor‘’…
Hiç uzatmadan atlıyoruz bota. Havanın kararmasına yaklaşık 3 saat var, fazla uzaklaşmadan avlanmaya başlıyoruz. Yaklaşık 10 adet turna balığı atlıyor oltalarımıza, ama hepsi limit altı, yani boyundan büyük işlere kalkışanlar hep bizi buluyor bugün.
Hep iri balık yakalamak olamaz tabi ki, ne yapalım bu avımızda böyle geçecekmiş demek ki…
Sağlıcakla kalın, mutluluk yakanızı bırakmasın.
Layığı ile avlanan tüm Avfoni dostlarına RASTGELE.
Onur Fırat POLAT