YABAN DOMUZU
Latince: Sus scrofsc İ- Wild Boar A- Wildschwein F- Sanglier
İri gövdesi, kalın ve kuvvetli bacakları ve büyük başı ile güçlü bir görünüşe sahiptirler. Kırçıllı siyahtan açık boza kadar değişik renklerine raslanır. Yaşlı erkekler kırlaşmış bir görünüm alırlar. Kılları sert ve uzundur. Renkleri kışın daha koyudur. Köpek dişleri gelişmiştir. Erkeklerde alt çenedeki köpek dişi 18-20 sm. kadar uzun olur ve ay şeklinde geriye kıv-rıktır. Bunlara bazı yörelerde “çalak” denir. Üst köpek dişi daha kalın ve kısa olup yukarı doğru kıvrılmıştır. Dişilerin köpek dişleri erkeklere nazaran çok küçüktür. Burun kısmı uzun, ucu yassı ve oldukça serttir. Toprağı kazıp eşeliyecek yapıdadır.
İyi bir örtüye sahip her türlü ortamda yaşar. Ancak yapraklı ve karışık ormanları tercih eder. Sazlıklar, sık çalı, kamış, saz ile çevrili bataklık, göl ve akarsu kenarlarında, sık çalı-lıklarla kaplı meralarda yaşar.
Genellikle gece dolaşır ve yayılırlar. Gündüzleri ormanın, çalılıkların veya sazlıkların sık yerlerinde yatarlar. Yerini sık sık değiştirir. Kızışma devresi dışında dişiler, yavrular ve genç erkekler sürüler teşkil ederler. Sürübaşı ekseri yaşlı bir dişidir. Yaşlı erkekler tek do-laşırlar, bazen grup oluştururlar. Yaşlı, güçlü erkeklere “azılı” dişilerine “beniş”, yavru-larına “moza” veya “potak” denir. Bölgelere göre değişik isimler verilir. Azılıya Diyarba-kır’da “erkana”, Kastamonu çevresinde “çalgıç” denir. Ekim, kasım ayları içinde çiftleşirler. Dişiler şubat sonu mart başında bir seferde 6-12 yavru doğururlar. Çok iyi yüzer ve sıcak havalarda çamur içinde yatmayı çok severler. Bu davranışın altında yatan gerçek ya-ban domuzlarının ter bezlerinin olmamasıdır. Domuzların bilinenin aksine kendi pisliklerinin (idrar ve dışkı) içinde yatması yine bu ihtiyacın yeterince tatmin olmamasından kay-naklanmaktadır. Tıpkı ineklerin yaptığı gibi.
Bir gece içinde yatağından 5-20 km. kadar uzağa gider, karnını doyurarak geri dönerler. Yayılırken ve bazı hallerde “fork, fork” diye burundan ses çıkarırlar. Azılılarda dişlerini birbirine vurarak korku ve tehdit sesi çıkarırlar. Yaban domuzları 20-25 yıl yaşarlar.
Yaban domuzu yurdumuzda Orta ve Doğu Anadolu’da barınmalarına uygun çalı ve or-man örtüsü bulunmayan geniş step ve düzlüklerin bulunduğu birkaç il dışında her tarafta raslanır. Ormanlık alanlarda daha bol miktardadır.
Domuzlar hem otobur, hem de etobur canlılardır. Beyin ve koku alma özellikleri çok gelişmiştir. Beslenmelerinde özellikle palamut, çeviz, kestana, fındık vs. gibi tohum ve meyveler yanında bitki artıkları içerisindeki solucan ile böcekler de önemli yer tutar. Ağaçların altındaki yapraklar içerisinde bulunan bu bitkisel ve hayvansal gıdaları bulup yemek için burnu ile toprağı karıştırırlar. Bu esnada geriye kalan bitki artıkları içerisindeki tohumlar toprağa karışır ve çimlenir. Ormanda belli bir zaman sürecinde ağaçlar yaşla-nırken, yeni fidanlar da arkadan gelerek ormanın gençleşmesini sağlar. Böylece ormanda devamlılık söz konusudur. Bunu da sadece ve özellikle yaban domuzları sağlayabilir. Or-manın sağlığı, içinde bulunan yaban domuzuna bağlıdır. Hem ormanımız olsun, hem de yaban domuzları bulunmasın demek; doğanın yapısına uymaz. Kültür bitkilerine verdiği zararın yanısıra, inancımızdan kaynaklanan (etinin haram oluşu) nedenlerle orman için bu kadar yararlı olan yaban domuzlarını düşman kabul etmek doğru değildir. Sonuç olarak; sağlıklı ormana sahip olmak istiyorsak yaban domuzlarına da yaşama hakkı tanımak zorundayız. Yani, ormanımızdan domuzu eksik etmemek gerekir.
Dikkat: Ayrıca yaban domuzunun etinde “trichin” denilen parazitin olma olasılığı yüksektir. Etinin yenilmek istenmesi halinde, bir veteriner gözetiminden geçirilmesi gereklidir. Yaban domuzuna yerleşen parazitler ve yerleşim bölgeleri şunlardır:
Trichina spiralis : Adale içerisinde ve bağırsakta.
Cysticercus tenuicollis : Karaciğerde.
Cysticercus cellosa : Beyin, adale ve gözlerde.
Not: Bu parazitlerin domuz etinde varolup olmadığına dair karar verme yetkisi veteriner hekime aittir.
Yurdumuz dışında Avrupa ülkelerinin tamamında, Batı Rusya’da, Kafkasya’da, İran, Afganistan, Tibet’e kadar yayılış gösterirler. Ortadoğu ülkelerinde, Irak, Suriye, Lübnan ve İsrail’de, Kuzey Afrika”da Mısır, Tunus ve Cezayir’de yaşarlar.
YABAN DOMUZU AVI
Yaban domuzu avı ülkemizde başlıca 2 şekilde yapılır. Bunlardan biri bek avı, diğeri ise sürek avıdır.
Bek avı yıllardan beri süre gelen bir avlanma şeklidir. Bu av sabah gün doğarken veya akşam gün batarken yapılabilir. Her iki avlanma zamanında da yaban domuzunun yemlenme ihtiyacı gözönüne tutulur. Dolayısıyla ekili alanların yakınları avlanmak için ideal arazi parçalarıdır. Bütün günü ormanda aç geçiren yaban domuzu gün batımıyla beraber karnını doyurmak için bağ, bahçe veya ekili alanlara gitmek mecburiyetindedir. Bu alanlara hangi yollardan gittiği yumuşak topraklarda bıraktığı izden kolaylıkla anlaşılabilir. Avcı bu yolaklar üzerinde beklemek suretiyle avını gerçekleştirebilecektir. Dolayısıyla “bek avı” tabiri bu avın doğasından kaynaklandığı için bu ismi almıştır. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus iyi saklanabilmektir. Yaban domuzlarının çok iyi derecede koku alma ve ses duyma özelliklerinin olduğu hiç hatırdan çıkarılmamalıdır. Bu avda sessizlik, çok önemlidir. Bek avı yapılacaksa sigara içilemeyeceği gibi parfüm ve deodorant kullanılmamalıdır.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus bek avına çıkan avcıların belirlenen bir saatten evvel bek yerlerini terk etmemelidir. Acil durumda herhangi bir avcı bek yerini terk edecek ise ses ve ışık cihazlarıyla dikkati çekecek ölçüde gürültü yapmasıdır. Bu kendi can güvenliği için zorunludur. Bu avda av köpeği kullanılmaz. Avın bitişi avcıbaşı ta-rafından belirtilir. Bunun işareti ancak önceden kararlaştırılan bir düdük sesiyle olabilir. Örneğin uzun uzun veya kısa kısa eşit aralıklı üç düdük sesi gibi. Bu işareti duyan avcılar aynı sesi tekrarlamak suretiyle çevrelerindeki diğer arkadaşlarına duyurmaya çalışırlar. Daha önceden bek avının biteceği saat herkes tarafından bilindiği için bu işaret, avın bit-tiğinin bir diğer ifadesidir. Bu işaretten sonra hiç kimse her ne maksatla olursa olsun atış yapmamalıdır. Bu işaretten evvelde (gerekçesi ne olursa olsun) av sahasında asla do-laşılmaz. Bu disiplin sabah ve akşam beki için geçerlidir.
SÜREK AVI
Belirli bir bölgede yaban domuzu popülasyonunun artması halinde pek çok avcının bir araya gelmesi suretiyle yapılan avlanma şeklidir. Yöre avcıları yaban domuzunun yaşama alanlarını ve yataklarını gayet iyi bilirler. Bu avda yöre avcıları genellikle süren yaparken bu ava katılan diğer avcılar (misafir) bek yaparlar. Bu görev bölümünü bu avın organizasyonunu yürüten avcıbaşı yapar. Dolayısıyla sürek avı sırasında “bek” yapacak avcılar var sayılan kaçış noktalarına avcı başının talimatıyla yöre avcıları tarafından özenle yerleştirilirler. Bu aşamada misafir avcıların (bek yapacak olanlar) sahip oldukları silahlar ve kişisel yetenekleri göz önünde bulundurulur. Örneğin yivli silah sahibi bir avcı açık bir alanı kontrol edecek şekilde araziye yerleştirilir. Çünkü yaban domuzlarının hangi dereden veya hangi taşın dibinden geçit yapacağı ancak yöre halkı tarafından bilinebilir. Sürek yapacak avcılar (sürenciler) ise arazinin yapısına göre aynı hizada olmak kaydıyla belirli aralıklarla ve aynı yürüme temposuyla avcıbaşının başlama işaretiyle beraber araziye girerler. Bu yürüyüş esnasında olabildiğince ses çıkarma gayreti içinde olurlar. Bu da yöreye göre davul ve teneke çalmak veya havaya silah atmak suretiyle olabilir. Avcıbaşı bu yürüyüş kolunun tam ortasında bulunur. Sürencilerin yönlendirilmesi avcıbaşı tarafından yapılır. Bu avda yoğun şekilde köpek kullanılır. Sürencilerin süren esnasında kuru sı-kı dolu kullanması tercih edilir. Gürültü çıkarmak maksadıyla gerçek mermi kullanıla-caksa bu atışlar doğrudan havaya yapılmalıdır.
Önceden bek yerine yerleştirilen avcılar sürek avının hangi saatte başlayacağını bilmek zorundadırlar. Başlama saatinden sonra sessizlik şarttır. Bek yapan her avcı sağında-ki ve solundaki avcılarla olan mesafesini bilmek ve korumak zorundadır. Av başlamadan evvel seslenmek suretiyle çevresindeki arkadaşlara kendisinin nerede olduğunu kesin şekilde belirtir. Ayrıca o da diğer arkadaşlarının nerede olduğunu net bir şekilde bilmek zorundadır. Bek yapan avcıların kırmızı veya oranj ağırlıklı kıyafet taşımaları kendi can emniyetleri bakımından önemlidir. Bekleme sırasında yaban domuzlarının tahmini geliş istikametini bildiği için nerelere atış yapıp yapamayacağını plânlamak zorundadır.
Sürek avının başlama saatinden sonra ilk silah sesleri ve köpek havlamaları sürencilerin kendisine olan uzaklığı tahmini olarak belirler. Rutin köpek sesleri değiştikçe yaban do-muzlarının bek yapan avcıya her an daha çok yaklaştığı düşünülmelidir. Bunun bir diğer delili tilki veya benzeri av hayvanlarının bek mahallinden öncelikle geçmesidir. İşte bu aşamada bek yapan avcıların bu hayvanlara atış yapmaması gerekmektedir. Böyle bir atış ya-ban domuzlarının yön değiştirmesine sebebiyet verecek, dolayısıyla büyük zahmetlerle ya-pılan sürek avı hüsranla sonuçlanacaktır. Bu avda da bek yapanlar avın heyecanına kapılıp asla yer değiştirmemelidirler. Av sürencilerle bek yapanlar bir araya gelince bitmiş sayılır. Bir süre dinlenen sürenciler uygun görülürse bir diğer bölgeyi sürmek için ava yeni baştan başlayabilirler. Bu durumda bek yapanlar yeniden bek yerlerine gitmek için gerekirse ulaşım araçlarıyla hareket ederler. Bu işleme “yeniden bağ yapmak” denir. Bu kararı ancak avcıbaşı verebilir.
Bek avı ve sürek avında hiçbir zaman unutulmaması gereken en önemli kaide atışlar-da gözetilmesi gereken emniyet unsurudur. Avcı hiçbir zaman çalı kıpırtılarına atış yapmamalıdır. Unutmamak gerekir ki “Başka bir avda ya da yeni bir bağda bir ya-ban domuzu bulunabilir, ancak yanlışlıkla vurulan bir avcı asla geri gelmez.”
TÜFEK: Yaban domuzu avında yivli av silahı kullanmak en doğru tercihtir. Bu konuda;
MAK kararlarının “Avda Kullanılan Silahlar” başlığı altında “Yaban domuzu, kurt ve çakal avında yivli ve yivsiz, di-ğer avlarda ise çapı asgari 6,5 mm. olan yivli av tüfeği veya ok-yay arbalet kul-lanılacaktır” şeklinde yasal bir zorunluluk vardır. Bu durumda minimum 6,5 mm.’den büyük yivli av silahları bu avda kullanılabilir.
Arazi yapısına göre; 50 metre mesafede içinde yapılacak atışlar için 180 – 220 grain’lik mermiler tercih edilir. Hollow point mermi uçları yapısından dolayı kısa mesafede çok büyük tahrip gücüne sahiptir. 100 metre ve üstündeki mesafeler için mermi yolunun bozulmaması temin maksadıyla Silver point mermiler daha uygundur. Tercih edilen ağırlık ise 120150 grain’dir. Bu konuda avcının geçmişte kazandığı tecrübeler ona yardımcı olacaktır.
Yivsiz av silahlarında önerilen kalibre 12’dir. Uygun fişek ise tek kurşundur. Dokuz iri saçma ihtiva eden (Şevrotin) dolularda sekmeden doğacak kaza ihtimali yüksektir.
Bir diğer dezavantajı hayvanı yaralama olasılığının yüksek olmasıdır. Namlunun tek kurşun için özel olarak imal edilmesi bir avantajdır. Bu namluda yivsiz av tüfeklerinde olmayan gez tertibatı vardır (Slug barrel).
KIYAFETLER: Bu tür avlarda tehlike yaban domuzlarından ziyade diğer avcılardan geleceği için, diğer avcıların görebileceği türden giysiler giymek ve özellikle kırmızı veya oranj ağırlıklı bir şapka takmak şarttır. Eğer mümkün ise sürencilere fosforlu ve oranj renkli yelekler dağıtılmalıdır. Ancak devamlı oturarak, hareketsiz ortamda yapılan bir av şekli olduğundan özellikle kış ortamında, soğuktan etkilenmemek için sıkı giyinmek gereklidir. Sıcak havalarda ise pamuklu giysiler tercih edilir.
Kamil Üçbaş. Avcının Temel Eğitim Kitabından.
(İçeriğin izinsiz kullanımı yasaktır.)